Ortadoğu Nedir ve Neresidir?

Ortadoğu Nedir ve Neresidir?
Ortadoğu terimi nedir? Ortadoğu ülkeleri nelerdir? Hangi ülkeler Ortadoğu ülkesidir ve hangi ülkeler Ortadoğu ülkesi değildir? Ortadoğu teriminin ilk ortaya çıkışı ne zaman ve nasıl olmuştur? Ortadoğu terimini ilk kim kullanmıştır? 

Bu kurs, Orta Doğunun son 200 yılı ya da ya da bu bölgenin 19. yy. başlarından son Arap Bahar’ına kadar olan son yılları kapsayacaktır. Bugün ilk dersimiz modern çağda Orta Doğu üzerine.. Önce Orta Doğu'nun ne olduğu hakkında konuşmamız gerekir. Aynı zamanda modern çağın ne anlama geldiğini konuşmalıyız. 

Orta Doğu terimi açık değildir. Bu bölgeye Ortadoğu'nun ana şehirlerinden; İstanbul'dan Kahire'den ya da Tel Avivden bakarsanız bu hiçbir şeyin ortası ya da doğusu değildir. Orta Doğu terimi Orta Doğu'ya herhangi bir yerden bakan insanlar tarafından üretilmiş bir terimdir. Bu bölgeye Paris'ten, Londra'dan ya da Washington'dan bakarsanız Orta Doğu'dur, Bölgeye dışarıdan bakarsanız, Uzak Doğu yolunda olan Ortadoğu'dur. Yani demek istediğim Orta Doğu terimi yabancılar tarafından yaratılmış bir terimdir. Fakat bu terim yabancılar tarafından yaratılmış olsa da, Orta Doğu insanları yaşadıkları bölgeyi tanımlamak için bu terimi tanımlarlar. Arapça, Türkçe, Farsça, İbranice bu bölge yabancılar tarafından adlandırılmasına rağmen bölge insanı tarafından da Orta Doğu diye adlandırılır. Orta Doğu terimini ilk olarak Amerikalı donanma tarihçisi, Alfred Thayer Mahan, 1902'de bir makalede kullanmış ve bu terimi popüler hale getirmiştir. gerçek şu ki, bir yabancı tarafından yaratılan Orta Doğu teriminin, yerel halk tarafından benimsenmesi yabancı ulusların, yabancı güçlerin, modern Orta Doğu'nun yaratım sürecine olan etkilerinin muazzam göstergelerinden biridir. 

Zaman, bu bölgede Gregoryen Batı takvimine göre tanımlanır. Müslüman ve Yahudi takvimleri var. Oysa Orta Doğu ülkelerinde günlük yaşam Müslüman ya da Yahudi takvimleri tarafından yönetilmez. Gregoryen Batı Hıristiyan takvimi kullanılır. Dolayısıyla Orta Doğuda zaman ve mekan, Orta Doğu'nun yaratılış sürecinde yabancıların muazzam etkilerini hatırlatırcasına yabancıların takvimi ile belirlenir. 

Pekala modern Orta Doğu tam olarak nerede? Orta Doğu ülkeleri nelerdir? 

Orta Doğu'nun çeşitli tanımları olmasına rağmen, Genel tanımıyla Orta Doğu batıdaki Fas'tan Kuveyt, ve Birleşik Arap Emirliği Suudi Arabistan gibi körfez ülkeleri ve Arap olmayan üç ülke Türkiye, İran ve İsrail'i içine alan bir bölgedir. Eğer Orta Doğu devlet yapısana ya farklı Orta Doğu ülkelerinin sınırlanı gösteren herhangi bir haritaya bakarsak, şunu görebiliriz ki, bu büyük ölçüde emperyal güçlerin yöneticilerle birlikte yatıp kalkıp, daha önceden var olmayan devletler yarattığı bir "yamadır."

Ülkeler henüz mevcut olmayan yeni kimlikler ile yaratıldı. Aslında, Ortadoğu için, devlet-ulusu konuşmak ulus-devleti konuşmaktan çok daha fazla uygundur. Çoğu Avrupa ülkesi Fransızlar ya da Almanlar gibi uluslar ulusal dilsel ve bölgesel kimliklerini temsil eden devletler yarattılar. Fakat Orta Doğu'da devletler ulus devletler var olmadan önce yaratıldı. Dolayısıyla Ürdün ya da Birinci Dünya Savaş'ından sonra tanımlandığı gibi Filistin bölgesi gibi tamamen yeni yaratımlar var. Bu devletler kurulduğunda ne Filistin halkı, ne de Ürdün halkı vardı. Hiçbir Suriyeli veya Lübnanlı ya da Iraklı devletleri kurulurken yoktu. Ama zamanla, bu devletlerin varlığı ile, bölgesel kimlikleri ile birlikte milletler ortaya çıktı. Böylece, Filistin'in yaratılmasından sonra, Ürdün'ün yaratılmasından sonra, Irak'ın yaratılmasından sonra ve Suriye'nin yaratılmasından sonra, Filistinli'in Ürdünlünün Suriyelinin veya Lübnanlının kimlikleri ortaya çıktı. Bunlar ulus devletlerden ziyade devlet kurulduktan sonra ulus haline gelen, devlet uluslarıdır. Tipik Avrupa ülkeleri ulusun ortaya çıkışından sonra yaratılan ülkeler gibi değil. 

Orta Doğu insanları yüzyıllar boyunca, kendilerini topluluk olarak tanımladılar, yaşadıkları devlete bölgeye ya da konuştukları dile göre değil, inandıkları din ile kendilerini tanımladılar. Kolektif kimlik din ile ilgiliydi, bölge ve dil ile ilgili değildi. Batı'nın büyük, uzun süreli devam eden etkisinden sonra kimlikler değişmeye ve daha Avrupa tarzı, bölgesel veya dilsel kimlik ortaya çıktı. 

Modern Orta Doğu, 19. YY.'da Avrupa'nın etkisi altında değişiyor, çok önemli reform dönemlerine giriyordu. İlk olarak, 19 Yy. ortaları Osmanlı reformu. Bir takım reformlar imparotorluğu önemli ölçüde değiştirdi. Toplu olarak modernleştirici ve merkezileştirici olarak bilinen Tanzimat, Osmanlı'nın yeniden örgütlenmesidir. Batı ile bu yüzleşme, bu görüşmede 19. Yy. başka bir döneminde başka bir hareket var. "İslami reform." İslamcı düşünürler, batı bilimi felsefesi ve dini arasında bir sentez bulmaya çalışıyorlardı. Batı stilini, batı felsefesini benimsemenin bir yolunu arıyorlardı. Batı modernizmini; özgün İslam kimliğini kaybetmeden Orta Doğu toplumuna uyarlamanın bir yolunu arıyorlardı. Bu reform hareketlerinin, yeni fikirlerin öncelikli sonucu olarak, milliyetçilik en önemli ve egemenliğin Tanrı'nın egemenliğinden ziyade insanoğlunun egemenliğinden bahseden devrimci bir fikir haline geldi. Bu 19. Yy'dan 20. Yy'a kadar Orta Doğu'da yer alan ideolojik fikirler arasında, en önemlisi en devrimci olanıydı. 

1918 yılında birinci dünya savaşından sonra Osmanlı İmparatorluğu, 400 yıl boyunca Arap topraklarına hükmetmiş bu muhteşem Türk imparatorluğu yıkıldı. Fakat önemli bir detayı unutmamalısınız. Osmanlı İmparatorluğu 400 yıl boyunca yönetilen Araplar tarafından emperyal bir güç olarak değil, Meşru Müslüman bir otorite olarak görüldü. Osmanlıların Türk olması, yüzlerine vurulmadı. Arap ülkeleri üzerinde bir Türk işgali olarak görülmedi. Sonuçta onlar meşru ve Müslüman bir otoriteydi. Türk Müslümanları Arap Müslümanlarına hükmediyor. Önemli olan Türklük ya da halkların Araplığı değil, onların inancı İslam'dı. Dolayısıyla Osmanlı İmparatorluğu meşrutiyeti hiçbir zaman sorgulanmadı, ta ki hikayemizin son safhasına kadar. 19 ve sonu, 20. yüzyılın başlarında ve sadece bir kısım tarafından tüm Araplar tarafından değil. Ama sorgulandı, Türk yönetimi ve Arap milliyetçiliğinin ortaya çıkışı. 

Osmanlı İmparatorluğunun çöküşüyle birlikte Osmanlı İmparatorluğunun kalıntıları üzerinde yeni devletler yaratılması bu yeni devletler ve bölgenin devlet yapısı Batı'ya Emperyal çıkarlara hizmet etti. Bunların başında Fransa ve İngiltere geliyordu. Ve bu da sizi, Bu devletler yaratıldığında Arap milliyetçiliği Orta Doğuda çoktan bir etken olmasına rağmen, devletler Arapça konuşan halkların birleşmesinden bahseden fikirlere pek saygı duyulmadan kuruldu. Bu devletler Arapları emperyal parçalara böldüler. Dolayısıyla Arap devleti düzeni, Birinci Dünya Savaşından sonra yaratıldığı gibi, Arap halklarının kendi gözlerinde, Arap devleti meşru devlet düzeni olarak görülmedi. Arap milliyetçiliği bu emperyal devlet yaratılışına karşı savaştı. Ama Arap milliyetçiliği, 20. yüzyılın çoğunda çok popüler bir hareketti. Çok popüler bir hareketti çünkü Arap milliyetçiliği bu kadar çok dahice, saf laik milliyetçi fikirler ile İslami kimlik arasında geleneksel bir uzlaşmaydı. Arapçılık her zaman önemli ölçüde islami, dini bileşen içeriyordu. Ve bu İslami bileşeni içererek, İslami kimlikten seküler Arap milliyetçiliğe kolay bir geçiş sağladı. 

Arap milliyetçiliğinde popüler olduğu kadar 20 yüzyılın büyük bölümünde Arap dünyasında da popülerdi. Arap milliyetçiliği Politika pratiğinde kasvetli bir başarısızlığa uğradı. En önemlisi, Arap milliyetçiliği İsrail çatışmasında kasvetli bir başarısızlığa uğradı. Arap ülkelerinden daha küçük ve daha az nüfuslu olan İsrail Arapları iki kez yendi. 1948 yılında ve daha sonra belki de daha küçük düşürücü bir şekilde 1967'de. İsrail ile İsrail'in başarısıyla sonuçlanan bu savaşlar, Batı'ya meydan okuyan Arapların, başarısızlığının önemli bir anıtıdır. Ve Arap başarısızlığının bir anıtı olarak İsrail, etrafındaki Arap dünyası tarafından kabul edilmesi zor görünüyor. 1967 savaşının sonucunda, Orta Doğu siyaseti, birbiriyle çelişkili olmasına rağmen iki büyük akım tarafından yönetildi. Birincisi, Arap devletlerin sömürge düzenine nihai kabulüydü. Sonunda Arap devletleri, Arap milliyetçiliğinin Arap devlet yapısıyla uzlaştıramadıklarını fark ettiler. Artık Mısır devletini konuşmak Mısır devletinin [YABANCI] Fransızların dediği gibi devlet çıkarlarından bahsetmek daha meşru idi. Ürdün, Suriye ve Filistinliler gibi diğer Arap devletleri gibi. Arap milliyetçiliği hakkında daha az, devletin çıkarları hakkında ve daha fazla şey söylendi. Ancak sömürge devlet düzenine bu meydan okuma siyasi statüko oldu, Radikal İslami uyanış, Arap milliyetçiliğinin bıraktığı boşluğu doldurdu. Bir yanda radikal İslami dirilişi görüyoruz ve Öte yandan bölgesel devlet ve Arap devletlerinin çoğunda birbirleriyle çatışan rejimler görüyoruz. Uzak batıdan, Kuzey Afrika Körfez'e kadar. Bu radikal İslami uyanış aslında 150 200 yıldır sürmekte olan modernleşme sürecine alternatif bir yol geliştirmek amacıyla göz gezdiriyor. İslami uyanışı, modernite karşıtı olarak görmek yanlıştır. İslami uyanış modernite karşıtı değildir. Çağı yakalamak için İslami kültür ve yasa çerçevesinde bir yol bulma çabasıdır.

Ortadoğu terimi nedir? Ortadoğu ülkeleri nelerdir? Hangi ülkeler Ortadoğu ülkesidir ve hangi ülkeler Ortadoğu ülkesi değildir? Ortadoğu teriminin ilk ortaya çıkışı ne zaman ve nasıl olmuştur? Ortadoğu terimini ilk kim kullanmıştır?