Fransız İhtilali Nasıl Başladı

Fransız İhtilali ve Ortaya Çıkışı

Fransız İhtilali Serisi:

Fransız İhtilali, Amerikan İhtilali'nde olduğu gibi, ekonomik meseleler yüzünden çıkan olayların gelişmesi sonucu patlak vermiştir.

Fransa'nın 18.yüzyıl içinde yapmış olduğu savaşlar, Fransa'yı ekonomik bakımdan çok yıpratmıştı. Buna rağmen, Fransa, sadece İngiltere'nin onurunu kırmak için Amerikan İhtilaline karışmış ve ihtilalcilere yardımda bulunmuştu.

Fransız hazinesi bomboştu. Yapılan iç borçlanmalar çığ gibi büyümüştü. Bu durum ekonomik hayata da yansıdığı için, halktan şikayetler çoğalmaya başlamıştı.

1787 Nisanında Brienne "Başbakanlığa" getirildi. Brienne ile birlikte bu sefer asillerden bazıları toprak vergisi vermeye razı oldular.

O sırada Fransa'da, eyaletlerde "Parlement" yani parlamento denen mahalli meclisler vardı. Bunların en güçlüsü Paris parlamentosu idi. Brienne'in vergi tedbirleri, asillerin rizasına rağmen, Paris parlamentosunun büyük tepkisi ile karşılaştı. Paris parlamentosu özellikle Saray'ın skandalları ve israfı üzerinde duruyordu. Tartışmalar sırasında, üyelerden birinin ‘’ Bize etats generaux lazım " diye bağırınca, bütün üyeler aynı sözü tekrarladılar. Bu suretle mali sıkıntılar için halkın temsilcilerine başvurma yoluna gidiliyordu.

Fransız İhtilalinin Ortaya Çıkması

Brienne, Etats-Generaux'un toplanmasını sağladığı zaman, Fransız hazinesi gerçek bir iflas halindeydi. İşte Etat.s-Generaux bu duruma çare bulacaktı.

Lakin, üç sınıfın temsilcilerinden meydana gelen bu "danışma organı", 1614 yılındanberi toplanmamıştı. Bu sebeple kimse bu organın ne olduğunu, nasıl teşekkül ettiğini bilmiyordu.

1789 Şubatında bu meclis için seçimler yapıldı ve Etats-Generaux 5 Mayıs 789'da toplandı. Lakin toplantının başlaması ile birlikte ortaya bir sorun çıktı: Mali tedbirler için tartışma yapılıp oylamaya gidileceğine göre, oylamada her temsilcinin bir oyu mu olacaktı, yoksa her sınıf bir bütün olarak tek bir oy mu verecekti? Bunu kimse bilmiyordu ve bu oy sorunu önemli idi. Çünkü sınıf esası üzerinden oy demek, Asillerin ve Ruhbanın iki oyunun her konuda egemen olması demekti. Eğer her temsilcinin bir oyu olursa, halk sınıfı duruma egemen olurdu. Çünkü Halk Sınıfı temsilcilerinin sayısı Asillerin ve Ruhban'ın sayılarına eşit hale getirilmişti. Yani oy esası kabul edilirse, kendilerine birkaç ferdi kişinin katılmasıyla Halk sınıfı istediği kararı çıkartabilirdi.

Öte yandan, bu Meclis'in en önemli konusu vergi sorunu idi. Şikayetlerin yoğunlaşuğı ortak tek bir nokta vardı: Halk vergilerin adaletsizliğinden şikayet ediyor, vergilerin vatandaşın rızası ile alınmasını ve vergiyi verenlerin, masrafları kontrol etmesini istiyordu. halkın bu istekleri, Asiller ve Ruhban sınıfının çıkarları ile çelişki halindeydi. Eğer "kişisel oy" kabul edilirse, vergi meselesinde Halk sınıfının istediği kararlar alınacaktı. "Oy sorunu"nun esası buydu.

Bu oy konusunun tartışması altı hafta sürdü. Halk temsilcileri, işin uzayacağmı ve kendilerinin kösteklenmek istendiğini anlayınca, 17 Haziran 1789 da, halkın % 96 sını kendilerinin temsil ettiğini belirterek Milli Meclis (Assemblee Nationale) olarak ilan ettiler.

20 Haziranda Milli Meclis üyeleri toplantı salonuna gittiklerinde, salonun Kral tarafından kapatılmış olduğunu gördüler. Bunun üzerine Milli Meclis, kapalı tenis salonunda toplandı ve bir anayasa yapıp ilan etmedikçe dağılmamaya yemin etti.

Kral yapılan tolantıları da yasaklamak istedi. 27 Haziranda, Etats Generaux'nun üç sınıfının birarada ‘’ Milli Meclis " adı altında toplanmasmı kabul etti.

Milli Meclis şimdi vergi konusunu unutmuş, anayasa hazırlıklarına girişmişti. Halktan da bu yönden baskılar geliyordu. Fransa'nın bir anayasası yoktu. Tabii, anayasa hazırlama işi ortaya çıkınca, Milli Meclis, 9 Temmuz 1789 günü kendisi " Kurucu Meclis " ilan etti. Bu adımın atılmasında, artık korkmaya başlayan Kral XVI. Louis taşrada bulunan ve başka milletlere mensup askerlerden meydana gelen "yabancı alayları" Paris'e getirmeye başlaması büyük rol oynadı. Kral kendisini Paris'te güvenlik içinde hissetmiyordu. Kralın bu teşebbüsü de, ihtilalcileri, bir anayasa· ile Kral'ın yetkilerini sınırlamaya sevketti. Söz konusu olan, Krallığın yıkılması değil, Kralın yetkilerinin sınırlanması ve milletin ve milleti teşkil eden fertlerin hak ve hürriyetlerinin bir belgeye geçirilmesi idi.

1789 Kurucu Meclis üyeleri bir takım kulüpler kurarak buralarda kümelenmişlerdi. Milli Meclis 9 Temmuzda Kurucu Meclis niteliğini kazandığında, gerek Paris, gerek taşra tam bir kaynaşma içindeydi. Özellikle Paris'te bir curcuna hüküm sürüyordu. Bir yandan da halk, ulaşım sıkıntısı dolayısiyle Paris'e un gelmediğinden, ekmek sıkıntısı çekiyordu. Kralın taşradan yabancı askerleri getirmeye kalkması, zaten başkentte gergin olan havayı iyice şiddetlendirdi. Adlı Camille Desmoulin genç bir gazetecinin halkı ateşleyen bir konuşması üzerine halk heyecana geldi ve siyasal mahkumların hapsedildiği Bastille hapishanesine 14 Temmuz 1789 günü saldırdı ve bütün mahkumları serbest bırakarak hapishaneyi ateşe verdi. Bastille, adeta despotik rejimin bir simgesi idi.

Pariste bu gelişmeler olurken, taşra da Halk asillerin şatolarına hücum edip, buraları ateşe veriyorlardı.

İşte bu atmosfer içindedir ki, Paris'te, Fransız İhtilali'nin en büyük olayların dan biri meydana geldi. Kurucu Meclis anayasa çalışmaları yaparken, Lafayette, Amerikan Bağımsızlık Demeci'nden esinlenerek, anayasanın başına, vatandaşların temel hak ve hürriyetlerini belirten bir kısmın konulmasını teklif etti. Fakat, bunu yapabilmek için, önce sınıf ayrıcalıklarının ortadan kaldırılmasını gerekliydi. İlginçtir, bu konuda ilk teklif iki asilden geldi. Bu kararla, serflik ve asillerin yargı yetkileri kaldırılıyor ve vergi eşitliği, askeri ve sivil memuriyetlerin bütün vatandaşlara açık olması gibi esaslar kabul ediliyordu.

Bunun arkasından Meclis, 28. Ağustos 1789'da, "İnsan ve Vatandaş Hakları Demeci’ni kabul etti. Bu Demeç, vatandaşlar arasında eşitlik ilkesini kabul ettikten başka, kişilerin temel hak ve hürriyetlerini de belirtiyordu. Günümüze ışık tutması bakımından, bu Demeç'in bazı maddelerini belirtmek isteriz:

Madde-1: İnsanlar haklan bakımından eşit doğarlar ve öyle kalırlar.

Madde-2: Bu haklar, hürriyet, mülkiyet, güvenlik ve zulme karşı direnmedir.

Madde-3: Her türlü egemenlik esas olarak Millet'tedir.

Görülüyor ki Fransa'nın sosyal yapısı tamamen değişmişti. Fransa'nın yüzyıllar boyu devam eden sosyal müesseseleri yıkılıyordu.

Kurucu Meclis, sadece asillerin ayrıcalıklarını kaldırmakla kalmadı. Kilise'yi de ele aldı. 10 Nisan 1790' da kabul ettiği bir Kilise Yasası  ile Kilise'nin bütün mallar Devlet'e geçiyordu ve Fransız Kilisesi'nin bütçesi Devlet tarafından sağlanacaktı. İhtilalin üçüncü büyük ve önemli belgesini teşkil eden bu Yasa'ya göre, papazlar göreve başlarken İhtilal adına yemin edeceklerdi. Bazı papazlar ve rahipler buna karşı gelmek istedilerse de, azınlıkta kaldılar. Papa ise son derece kızdı.

İnsan ve Vatandaş Hakları Demeci'nin ilanı Kral kabul etmemişti. Diğer taraftan, bu gelişmelerden hoşlanmıyor ve her an, İhtilal'e karşı harekete geçmek üzere, Versailles'a asker getirtiyordu. Bu da halkın gözünden kaçmadı. Buna halkın ekonomik sıkıntıları da eklenince 5 Ekim 1789 günü ayaklanan halk, Versailles (Versay) sarayını bastı. Lafayette, Kral ve Kraliçe'yi halkın elinden güçlükle kurtardı. Halkın isteği üzerine, Kral ve ailesi, Paris'in dışıda bulunan Versailles sarayından alınarak Paris'in içinde bulunan Tuileries sarayına getirildi.

Tabii bu olay, Kralın otoritesini sarsan bir gelişmeydi. Artık Fransa'yı Meclis yönetiyordu.

Fransız İhtilali ve İlk Anayasa

Kurucu Meclis iki yıl çalıştıktan sonra bir Anayasa hazırladı ve bu Anayasa 14 Eylül 1791 'de Kral tarafından onaylanarak yürürlüğe girdi. Böylece Fransa' da Meşruti Monarşi başlamış oluyordu.

1791 Anayasası "kuvvetler ayrılığı" ilkesine göre hazırlanmıştı. Yürütme yetkisi Krala aitti. Yalnız Kral o mevkie, ‘’Alla’ın inayeti ve halkın isteği’’ ile gelmişti. Bakanların atamsı Kral’a aitti.

Yasama gücü, yani kanun yapma yetkisi Meclis'e aitti. Kral bu kanunları uygulamakla

yükümlüydü. Yalnız, Meclis üyeleri, yılda en az üç işçi gündeliği vergi ödeyen seçmenler tarafından seçilecekti.

Yargı ise, doğrudan halk tarafından seçilen yargıçlar tarafından kullanılacaktı. Bu şekilde Kurucu Meclis görevini tamamlamış oluyordu. Bu sebeple yeni bir Meclis seçildi ve ‘’Yasama Meclisi’’ 1791 'de ilk toplantısını yaptı. Böylece Kurucu Meclis dönemi bitmiş ve Yasama Meclisi dönemi açılmış oluyordu.

KAYNAKÇA

Fahir Armaoğlu - 19. Yüzyıl Siyasi Tarihi