Fransız İhtilali ve Ortaya Çıkışı |
Fransız İhtilali Serisi:
- Fransız İhtilali Öncesi Avrupa'nın Genel Durumu
- Fransız İhtilali Öncesi Osmanlı'nın Genel Durumu
- Fransız İhtilali Öncesi Asya ve Afrika'nın Genel Durumu
- Fransız İhtilali Nedenleri
- Fransız İhtilali Nasıl Başladı
- Fransa'nın Koalisyon Savaşları - Napolyon Savaşları
- 1815 Viyana Kongresi
- Fransız İhtilali'nin Osmanlı'ya Etkisi
Fransız İhtilali, Amerikan İhtilali'nde olduğu gibi,
ekonomik meseleler yüzünden çıkan olayların gelişmesi sonucu patlak vermiştir.
Fransa'nın 18.yüzyıl içinde yapmış olduğu savaşlar,
Fransa'yı ekonomik bakımdan çok yıpratmıştı. Buna rağmen, Fransa, sadece
İngiltere'nin onurunu kırmak için Amerikan İhtilaline karışmış ve ihtilalcilere
yardımda bulunmuştu.
Fransız hazinesi bomboştu. Yapılan iç borçlanmalar çığ gibi
büyümüştü. Bu durum ekonomik hayata da yansıdığı için, halktan şikayetler
çoğalmaya başlamıştı.
1787 Nisanında Brienne "Başbakanlığa" getirildi.
Brienne ile birlikte bu sefer asillerden bazıları toprak vergisi vermeye razı
oldular.
O sırada Fransa'da, eyaletlerde "Parlement" yani
parlamento denen mahalli meclisler vardı. Bunların en güçlüsü Paris
parlamentosu idi. Brienne'in vergi tedbirleri, asillerin rizasına rağmen, Paris
parlamentosunun büyük tepkisi ile karşılaştı. Paris parlamentosu özellikle
Saray'ın skandalları ve israfı üzerinde duruyordu. Tartışmalar sırasında,
üyelerden birinin ‘’ Bize etats generaux lazım " diye bağırınca, bütün
üyeler aynı sözü tekrarladılar. Bu suretle mali sıkıntılar için halkın temsilcilerine
başvurma yoluna gidiliyordu.
Fransız İhtilalinin Ortaya Çıkması
Brienne, Etats-Generaux'un toplanmasını sağladığı zaman,
Fransız hazinesi gerçek bir iflas halindeydi. İşte Etat.s-Generaux bu duruma
çare bulacaktı.
Lakin, üç sınıfın temsilcilerinden meydana gelen bu
"danışma organı", 1614 yılındanberi toplanmamıştı. Bu sebeple kimse
bu organın ne olduğunu, nasıl teşekkül ettiğini bilmiyordu.
1789 Şubatında bu meclis için seçimler yapıldı ve
Etats-Generaux 5 Mayıs 789'da toplandı. Lakin toplantının başlaması ile
birlikte ortaya bir sorun çıktı: Mali tedbirler için tartışma yapılıp oylamaya
gidileceğine göre, oylamada her temsilcinin bir oyu mu olacaktı, yoksa her
sınıf bir bütün olarak tek bir oy mu verecekti? Bunu kimse bilmiyordu ve bu oy
sorunu önemli idi. Çünkü sınıf esası üzerinden oy demek, Asillerin ve Ruhbanın
iki oyunun her konuda egemen olması demekti. Eğer her temsilcinin bir oyu
olursa, halk sınıfı duruma egemen olurdu. Çünkü Halk Sınıfı temsilcilerinin
sayısı Asillerin ve Ruhban'ın sayılarına eşit hale getirilmişti. Yani oy esası
kabul edilirse, kendilerine birkaç ferdi kişinin katılmasıyla Halk sınıfı
istediği kararı çıkartabilirdi.
Öte yandan, bu Meclis'in en önemli konusu vergi sorunu idi.
Şikayetlerin yoğunlaşuğı ortak tek bir nokta vardı: Halk vergilerin
adaletsizliğinden şikayet ediyor, vergilerin vatandaşın rızası ile alınmasını
ve vergiyi verenlerin, masrafları kontrol etmesini istiyordu. halkın bu
istekleri, Asiller ve Ruhban sınıfının çıkarları ile çelişki halindeydi. Eğer
"kişisel oy" kabul edilirse, vergi meselesinde Halk sınıfının
istediği kararlar alınacaktı. "Oy sorunu"nun esası buydu.
Bu oy konusunun tartışması altı hafta sürdü. Halk
temsilcileri, işin uzayacağmı ve kendilerinin kösteklenmek istendiğini
anlayınca, 17 Haziran 1789 da, halkın % 96 sını kendilerinin temsil ettiğini
belirterek Milli Meclis (Assemblee Nationale) olarak ilan ettiler.
20 Haziranda Milli Meclis üyeleri toplantı salonuna
gittiklerinde, salonun Kral tarafından kapatılmış olduğunu gördüler. Bunun
üzerine Milli Meclis, kapalı tenis salonunda toplandı ve bir anayasa yapıp ilan
etmedikçe dağılmamaya yemin etti.
Kral yapılan tolantıları da yasaklamak istedi. 27 Haziranda,
Etats Generaux'nun üç sınıfının birarada ‘’ Milli Meclis " adı altında
toplanmasmı kabul etti.
Milli Meclis şimdi vergi konusunu unutmuş, anayasa
hazırlıklarına girişmişti. Halktan da bu yönden baskılar geliyordu. Fransa'nın
bir anayasası yoktu. Tabii, anayasa hazırlama işi ortaya çıkınca, Milli Meclis,
9 Temmuz 1789 günü kendisi " Kurucu Meclis " ilan etti. Bu adımın
atılmasında, artık korkmaya başlayan Kral XVI. Louis taşrada bulunan ve başka
milletlere mensup askerlerden meydana gelen "yabancı alayları"
Paris'e getirmeye başlaması büyük rol oynadı. Kral kendisini Paris'te güvenlik
içinde hissetmiyordu. Kralın bu teşebbüsü de, ihtilalcileri, bir anayasa· ile
Kral'ın yetkilerini sınırlamaya sevketti. Söz konusu olan, Krallığın yıkılması
değil, Kralın yetkilerinin sınırlanması ve milletin ve milleti teşkil eden
fertlerin hak ve hürriyetlerinin bir belgeye geçirilmesi idi.
1789 Kurucu Meclis üyeleri bir takım kulüpler kurarak
buralarda kümelenmişlerdi. Milli Meclis 9 Temmuzda Kurucu Meclis niteliğini
kazandığında, gerek Paris, gerek taşra tam bir kaynaşma içindeydi. Özellikle
Paris'te bir curcuna hüküm sürüyordu. Bir yandan da halk, ulaşım sıkıntısı
dolayısiyle Paris'e un gelmediğinden, ekmek sıkıntısı çekiyordu. Kralın
taşradan yabancı askerleri getirmeye kalkması, zaten başkentte gergin olan
havayı iyice şiddetlendirdi. Adlı Camille Desmoulin genç bir gazetecinin halkı
ateşleyen bir konuşması üzerine halk heyecana geldi ve siyasal mahkumların
hapsedildiği Bastille hapishanesine 14 Temmuz 1789 günü saldırdı ve bütün
mahkumları serbest bırakarak hapishaneyi ateşe verdi. Bastille, adeta despotik
rejimin bir simgesi idi.
Pariste bu gelişmeler olurken, taşra da Halk asillerin
şatolarına hücum edip, buraları ateşe veriyorlardı.
İşte bu atmosfer içindedir ki, Paris'te, Fransız İhtilali'nin en büyük olayların dan biri meydana geldi. Kurucu Meclis anayasa çalışmaları yaparken, Lafayette, Amerikan Bağımsızlık Demeci'nden esinlenerek, anayasanın başına, vatandaşların temel hak ve hürriyetlerini belirten bir kısmın konulmasını teklif etti. Fakat, bunu yapabilmek için, önce sınıf ayrıcalıklarının ortadan kaldırılmasını gerekliydi. İlginçtir, bu konuda ilk teklif iki asilden geldi. Bu kararla, serflik ve asillerin yargı yetkileri kaldırılıyor ve vergi eşitliği, askeri ve sivil memuriyetlerin bütün vatandaşlara açık olması gibi esaslar kabul ediliyordu.
Bunun arkasından Meclis, 28. Ağustos 1789'da, "İnsan ve
Vatandaş Hakları Demeci’ni kabul etti. Bu Demeç, vatandaşlar arasında eşitlik
ilkesini kabul ettikten başka, kişilerin temel hak ve hürriyetlerini de
belirtiyordu. Günümüze ışık tutması bakımından, bu Demeç'in bazı maddelerini
belirtmek isteriz:
Madde-1: İnsanlar haklan bakımından eşit doğarlar ve öyle
kalırlar.
Madde-2: Bu haklar, hürriyet, mülkiyet, güvenlik ve zulme
karşı direnmedir.
Madde-3: Her türlü egemenlik esas olarak Millet'tedir.
Görülüyor ki Fransa'nın sosyal yapısı tamamen değişmişti.
Fransa'nın yüzyıllar boyu devam eden sosyal müesseseleri yıkılıyordu.
Kurucu Meclis, sadece asillerin ayrıcalıklarını kaldırmakla
kalmadı. Kilise'yi de ele aldı. 10 Nisan 1790' da kabul ettiği bir Kilise
Yasası ile Kilise'nin bütün mallar
Devlet'e geçiyordu ve Fransız Kilisesi'nin bütçesi Devlet tarafından sağlanacaktı.
İhtilalin üçüncü büyük ve önemli belgesini teşkil eden bu Yasa'ya göre,
papazlar göreve başlarken İhtilal adına yemin edeceklerdi. Bazı papazlar ve
rahipler buna karşı gelmek istedilerse de, azınlıkta kaldılar. Papa ise son
derece kızdı.
İnsan ve Vatandaş Hakları Demeci'nin ilanı Kral kabul
etmemişti. Diğer taraftan, bu gelişmelerden hoşlanmıyor ve her an, İhtilal'e
karşı harekete geçmek üzere, Versailles'a asker getirtiyordu. Bu da halkın
gözünden kaçmadı. Buna halkın ekonomik sıkıntıları da eklenince 5 Ekim 1789
günü ayaklanan halk, Versailles (Versay) sarayını bastı. Lafayette, Kral ve
Kraliçe'yi halkın elinden güçlükle kurtardı. Halkın isteği üzerine, Kral ve
ailesi, Paris'in dışıda bulunan Versailles sarayından alınarak Paris'in içinde
bulunan Tuileries sarayına getirildi.
Tabii bu olay, Kralın otoritesini sarsan bir gelişmeydi.
Artık Fransa'yı Meclis yönetiyordu.
Fransız İhtilali ve İlk Anayasa
Kurucu Meclis iki yıl çalıştıktan sonra bir Anayasa hazırladı ve bu Anayasa 14 Eylül 1791 'de Kral tarafından onaylanarak yürürlüğe girdi. Böylece Fransa' da Meşruti Monarşi başlamış oluyordu.
1791 Anayasası "kuvvetler ayrılığı" ilkesine göre
hazırlanmıştı. Yürütme yetkisi Krala aitti. Yalnız Kral o mevkie, ‘’Alla’ın
inayeti ve halkın isteği’’ ile gelmişti. Bakanların atamsı Kral’a aitti.
Yasama gücü, yani kanun yapma yetkisi Meclis'e aitti. Kral
bu kanunları uygulamakla
yükümlüydü. Yalnız, Meclis üyeleri, yılda en az üç işçi
gündeliği vergi ödeyen seçmenler tarafından seçilecekti.
Yargı ise, doğrudan halk tarafından seçilen yargıçlar
tarafından kullanılacaktı. Bu şekilde Kurucu Meclis görevini tamamlamış
oluyordu. Bu sebeple yeni bir Meclis seçildi ve ‘’Yasama Meclisi’’ 1791 'de ilk
toplantısını yaptı. Böylece Kurucu Meclis dönemi bitmiş ve Yasama Meclisi
dönemi açılmış oluyordu.
KAYNAKÇA
Fahir Armaoğlu - 19. Yüzyıl Siyasi Tarihi