Osmanlının toplum yapısı nasıldı? Osmanlı toplum yapısı günümüz toplumları ile benzerlik gösteriyor muydu? Osmanlı devletinin yani Osmanlı toplum yapısının genel karakterleri nelerdi? Kısaca Osmanlı devleti toplum yapısı...
![]() |
Osmanlı Toplum Yapısı |
Öneri:
Osmanlı devletinin rejimi çoğu zaman feodal ya da teokratik
olarak tanımlanmaktadır. Ancak bunlardan hiçbiri Osmanlı Devletini tanımlamak
için doğru terimler değildir. Osmanlı rejimi, doğu tipi despot (eski Grekçe ‘de
köle sahibi efendi anlamında) imparator olarak tanımlanmaktadır. Padişahlık
rejimi diyeceğimiz bu devlet biçim modelinden en önemli yan, en üstün siyasal
gücün toplumdan çıkarılmış, hatta yabancılaştırılmış bir kul kütlesinin
desteğine dayandırılmasıdır. Bu da feodal Batı Avrupa geleneğine aykırıdır.
Osmanlı düzenini teokratik bir düzen olarak tanımlama da yanlış ve yetersizdir.
Osmanlı halife padişahlığı bir kilise ya da din hükümdarlığı değildi. Bu
rejimde, teokratik rejimin tersine olarak, din maslahatı değil, devlet
maslahatı başta gelir. Bu rejimde en üstün otoriteleri Kadıasker ve
Şeyhülislamlardır. İslam devletlerinin çoğu Sünni akidesini uygulamıştır.
Ayrıca Sünniliğin reddi olan Şiiliği tutan az sayıda devlet de olmuştur.
Osmanlı devlet rejimi (Halife padişahlığı) feodal ya da
teokratik olmadığına göre şu şekilde tanımlanır: Bu rejim siyasi olarak Doğu
despotizmi, dini olarak Sünni Halifeliğidir. Bazı Türk tarihçiler, İslamlaşmış
Türklerin Kutadgu-Bilig ‘de görülen siyasi ve toplum görüşünün geleneğini üstün
görme eğilimindedirler. (Osmanlı toplum yapısı)
Bu rejimde çağdaşlaşmaya giden sürecin aşamaları şunlardır:
Çağdaşlaşma akımına karşı çıkan her tepki daima dini bir nitelikte görünür.
Böyle bir eğilim çok defa doğru, ancak yanıltıcıdır. Çünkü geleneksel benliğini
tehlikede gören her toplum ya da o toplum içindeki tutucu güçler dine sımsıkı
yapışırlar. Bu düşüncenin en önemli nedenlerinden biri Osmanlı Devleti‘nin,
ilk Arap devletleri gibi İslam dininin bir eseri olarak kurulmuş olmaktan
ziyade, siyasal bir güç haline geldikten sonra ve bu oluşma ile Hıristiyan
devletlere karşı İslam dininin yanını tutmuş olmasıdır. Osmanlı
çağdaşlaşmasının incelenmesinde üzerinde en çok durulması gereken kavram din
kavramından ziyade gelenek kavramıdır. Osmanlı rejiminin en önemli yanı
dinilikten çok gelenekselliktir. Bu kavram; hem din (İslamcılık), hem Hilafet padişahlığı, hem de Doğu despotizmi açılarını içine alan
bir kavramdır.
Din (İslamlık) açısından geleneksellik: Düzen tanrı
tarafından olduğu gibi konmuştur. Değişmez ve değiştirilemez.
Hilafet padişahlığı: Bu devleti kanun-ı kadim teorisi
meşrulaştırır, yani onu Tanrı’nın koyduğu düzen yapar.
Doğu Despotizmi: Bu ilke diğer ikisini tamamlar. Tanrı
aleminin düzenini kurmakla kalmamış, o
düzeni tutmak ve yürütmek için padişahı seçerek onu yeryüzünde kendinin
bir gölgesi, vekili, halifesi yapmıştır.
KISACA özetlemek gerekirse; Osmanlı rejiminin en önemli
yanı, ‘’Dinsellikten çok gelenekselliktir’’. Fakat bu dinle iç içe geçirilen
kutsallaştırılmış bir gelenektir.
Bu gelenek Nizam-ı âlem, Kanun-u kadim ve devlet ebet müddet
gibi 3 formüle dayanır.
Burada sistem, Tanrı’nın koyduğu kanun-ı kadime dayalı bir düzen olarak tanımlanır ve rejimin siyasal ilkesi budur. Ancak 18.yy dan yüzyıldan itibaren 20. yy ın ilk başlarına kadar çağdaşlaşma açısından ele alınacak 200 yıllık dönem boyunca, Osmanlı sisteminin ilkeleri birer birer aşınmaya başlayacaktır.
Nitekim Osmanlı toplum yapısını karakterini ve Osmanlı toplum üzerine kurumsal yapılanmasını incelemiş olduk. Osmanlı toplum yapısını anlatabilmişsizdir inşallah.
Kaynakça
Niyazi Berkeş, Türk Modernleşme Tarihi