Kısaca - Özetle İbni Sina Kimdir?
"BÜYÜK Türk bilginidir. İbni Sina hayatına baktığımızda Ailesi Belh'ten gelerek
Buhara'ya yerleşmişti. İbni Sina, babası Abdullah, mâliyeye ait bir görevle
Afşan'dayken, orada doğ du. Olağanüstü bir zekâ sahibi olduğu için, daha 10
yaşındayken Kur'ânı Kerim'i ezberledi, 18 yaşında çağının bütün ilim lerini
öğrendi, 57 yaşındayken Hemedan'da öldüğü zaman 150'den fazla eser bıraktı. En
ünlüleri şunlardır: «Eş-Şifa», «EnNecût (Kurtuluş)», «El-Kanun Fi-l-Tıb
(Hekimlik)»." ( 1971:4)
![]() |
Kısaca İbni Sina kimdir? Hayatı ve Eserleri |
İbni Sina ve Hayatı ve Eserleri (Kitapları)
"ibni Sina hayatı, daha çocukluğunda, çevresini hayretlere
düşüren bir zekâ ve hafıza örneği göstermiştir. Küçük yaşta çağının bütün
ilimlerini öğrenmişti. Gündüz ve gece okumakla vakit geçirir, mum ışığında
saatlerce, çoğu zaman sabahlara kadar çalışırdı. Pek az uyurdu. Kafası öylesine
doluydu ki, uyanıkken çözemediği bir takım meseleleri uykusunda çözer ve
uyandığı zaman cevaplandırılmış bulurdu. Devrinin büyük bilginleri gibi o da,
her alanda okumuş, öğrenmişti." ( 1971:4)
"Bir keresinde, Aristo metafiziğini inceliyordu.
Defalarca okuduğu halde bir türlü esasını kavrayamamıştı. Buhara çarşısında
gezerken yaymacıda bir kitap gördü. Mezat tellâlı, bunu satın almasını, bu
sayede birçok meseleyi kolayca halledebileceğini söyledi. Bir mezat tellâlının
bildiği kitabı bilememek, ibni Sina’ya Çok güç geldi. Onun okuma huyunu herkes
öğrendiği için, bilhassa kitap satıcıları kendisini tanıyorlardı. ibni Sina,
kendisine tavsiye edilen Fârabi'nin Aristo'ya ait şerhini satın aldı. Bir defa
okumakla, o çözemediği noktaların büyük bir açıklığa kavuştuğunu gördü: «Şükür
sana Yârabbi» diye secdeye kapandı ve Fârabî'nin yolunda fukaralara sadaka
dağıttı. Oysa, İbni Sînâ doğduğu zaman Fârabî otuz yaşındaydı ve bu olay
geçtiği sırada da hayattaydı." ( 1971:4)
ibni Sina’nın hayatı hayret verici bir özelliğe sahiptir.
" İbni Sina, Sâmân devleti hükümdarı tarafından,
Buhârâ'daki devlet kitaplığı memurluğuna tayin edilmişti. Bu sayede pek çok
eseri elinin altında bulduğu için vaktini kitap okumak ve yazmakla geçirdi. Hükümdar
öldüğü zaman o, henüz yirmi yaşındaydı ve Buhârâ'dan ayrılarak Harzem'e gitti.
El-Bîrûni gibi büyük bir şöhret ve değerin, onun çalışkanlığına, bilgisine
değer vermesi, kendisini yanına kabul etmesi, beraber çalışması, hakkında kıskançlığa
yol açtı. Bu yüzden takibata bile uğradı. Harzem'de barınamayarak yeniden
yollara düştü. Şehirden şehre dolaşa dolaşa nihayet Hemedan'a kadar geldi ve
orada karar kıldı." ( 1971:4)
"İbni Sina, çoğu fizik, astronomi ve felsefeyle ilgili
olarak yüzden çok eser yazmıştı. Farsça olan birkaçı dışında bunların hepsi
Arapça'dır. Çünkü o devirde ilim eserlerini Kur'an diliyle yazmak âdetti.
Arapça'ya bu bakımdan değer verilirdi. Bilhassa tıp ilmine dair araştırmaları
son derece orijinal ve doğrudur. Bu yüzden doğu ve batı hekimliğine kelimenin
tam anlamıyle, 600 yıl, hükmetmiştir. Kendisinden sonra yetişen Gazâli,
Fârabî'yi ondan öğrenmiştir. Düşünce ve anlayış bakımından İbni Sina, Fârabî
ile İmam Gazâli arasında bir köprü vazifesi görür. Yunan felsefesini İslâm ilmi
olan Kelâm ile, yâni Tanrı bilgisiyle bağdaştırmağa uğraşmıştır. Eğer o
gelmeseydi, Fârabî'nin kurduğu temel Gazâli'nin yorumuyle gelişemeyecek, arada
büyük bir boşluk hasıl olacaktı." ( 1971:4)
" İbni Sina Eserleri batı dillerine Lâtince yoluyle
çevrilerek Avicenna diye şöhrete ulaşan İbni Sînâ, yanlış olarak bir süre
Avrupa'da İranlı hekim ve filozof olarak tanınmıştır. Bunun da sebebi, İbni Sina eserlerini Türkçe yazmamış
olmasındandır... Bununla beraber, batılılarda kendisini Hâkim-i Tıb, yani
hekimlerin piri ve hükümdarı olarak kabul etmişlerdir. 16 yaşındayken pratik
hekimliğe başlayan İbni Sînâ, resmî saray doktorluğu da yapmıştır. Ama şöhreti
her ne kadar tıp ilmiyle ilgiliyse de asıl kişiliği, Ortaçağ'da uzun süre
tartışma konusu olan Tanrı varlığının mutlak bir zorunluluk olduğu konusundaki
Kelâm meselelerine getirdiği kesin çözüm yolundan ileri gelmektedir." (
1971:4)
"Matematik, astronomi, geometri alanlarında geniş
araştırmaları vardır. İnsan bilgisinin Tanrı'yı ve kâinatı mutlak şekilde
anlamağa elverişli olmadığını söylerken, aklın varlığını kabul eder, insandan
bağımsız bir ruhun varoluşu, İbni Sina’ya göre Tanrı'dan yansıyan bir
delildir." ( 1971:4)
"İbni Sina, tıp araştırmaları yaparken bazı hastalıkların
bulaşmasında göze görünmeyen birtakım yaratıkların etkisi olduğunu, yani
mikropların varlığını sezmiş ve bu bilinmeyen mahlûklardan İbni Sina eserlerinde
sık sık bahsetmiştir. Mikroskopun henüz bilinmediği bir devirde böyle bir
yargıya varmak çok ilginçtir." ( 1971:4)
"İbni Sina’yı kâfir saymak ve küfründen dolayı cezaya
çarptırmak isteyenler de vardı. Onun şarap içtiğini ileri sürerek sövüp
sayanlar da çoktu. Bu it hamlardan üzülen İbni Sînâ. güzel bir şiirle düşmanlarına
meydan okumuş ve kendini hoş bir şekilde müdafaa etmiştir." ( 1971:4)
Netice itibariyle İbni sina’nın hayatından kısaca bahsettik.
İbni sinanın kim olduğunu eserlerinin neler olduğunu anlattık.
Kaynakça: 100 Ünlü Türk, Hürriyet Yayınları, 1971